Öncelikle
şunu söylemek istiyorum. Ayrıldığı işyeri hakkında konuşanlara ve tavır
alanlara kesinlikle karşıyım. Öyle kötü bir hadise yoksa da eski ekmek
teknesiyle kişi mutlaka görüşmelidir. Ki, ben zaten öyle yapıyorum. Yakinen
tanıyanlar çok iyi bilir beni. Yıllar önce çalıştığım işyerleri bir yana eski
mesai arkadaşlarımla hâlâ görüşmeye gayret ederim. Aslında şehir değiştirmemiş
olsaydım daha da sık görüşürdüm belki. Diğer yandan şuna da dikkat çekmek
isterim: bir işyerinin ticari bilgileri, sırları hep mahremdir. Daima da mahrem
kalmalı hem de sonsuza kadar.
Bu metindeki satırların birçoğunu
sosyal medyadan yazmıştım. Meselenin daha anlaşılır olması adına paylaşımlarıma
yapılan yorumları da ekleyerek ve daha çok bilgi sahibi olmak isteyenler için
metni gercektarih.com.tr üzerinden yayınlamaya karar
verdim. Söz konusu tarihi bir dergi olunca sitenin de formatına uyduğunu
düşünmekteyim. Az sonra okuyacağınız üzere esasında bu satırlarda tahmin
edileceği gibi bir kişisellikte bulunmamaktadır. Kişisel haklara dayandığı için
yorumlarda kişi isimlerine yer vermek istemedim. Fakat illa isimleri de
öğrenmek isterseniz sosyal medya paylaşımlarımdan bakabilirsiniz. Gelen
mesajları da aktarmaya çalıştım bu arada.
O
halde başlayalım okumaya:
İki
aydır soruyorlardı “neden?” diye. Anlatmaktan yoruldum. Tâ ki, dedikodu
üretilmeye başlanınca “tamam” dedim. Netice de altı yıl emek vermişiz.
Fakat şu da var; Âkif’e saygımızdan dolayı susmayı tercih etmiştik
ve bir de hukuki zemin üzerinden hareket ediyorduk. Ayrılığa giden süreç her
şeyi sorgulamaya başlayınca başladı.
Adeta cihad neferi gibi duran şahsiyet önce başka iş
bakmamı söyledi, sonra da ayrıldığımı etrafa duyurmaya başladı. Sosyal medyadan
bile bunu yaptı, bilenler bilir. Kayıtlıdır, bütün haklarımı vereceğine dair
söz bile verdi. Tahmin edeceğiniz gibi elimize geçen bir şey olmadı. Şaka gibi,
neticede “devamsızlık”tan çıkışım yapıldı.
Ardından
her zaman yaptığı gibi, ki bu tavrını ben devamlı sorguluyordum, dedikodu
yapmaya, asılsız ciddi ithamlarda bulunmaya başladı. Yine de sustum sabır ettim
ama bir yere kadar… Helalleşme adına çok girişimlerde bulundum ama nafile…
Hatta yaptığı yanlışları
düzeltmesini yoksa bunun hiç iyi olmayacağını yazdığımda bana aynen şu cevabı
verdi; “Tipik Adana gazetecileri gibi beni tehdit mi
ediyorsun?”
Benim nasıl biri olduğumu herkes
bilir. Fakat Adanalı meslektaşlarım adına üzüldüm. Yanıt
veremedim zira beni engelledi. En iyi yaptığı iş zaten bu; engellemek!
Şimdi
ortalığa, adını bir türlü telaffuz edemediğim bir derneğin başkanı olan, Ömer
Faruk isimli gencin üzerinden dedikodular yaymaktadır. Hukuki süreç
başladığından fazla detaya giremeyeceğim şimdilik.
Sebilürreşad’ın adının lekelenmemesi adına birilerinin
buna dur demesi gerekli. Çevremde bir çok insan Âkif ve Sebilürreşad’ın hatırına susmamı istemişti. Yahu iyi de
buradaki Malumatçı Tâhir rahat durmuyor ki!
Ha
bir de şu var, şimdi biz buna göz yummazsak, bizi hiçbir mecrada
yazdırmayacakmış!
Oldu
gözüm!
YORUMLAR:
“Senin yanındayız.”
“Şunu açık açık yaz. ……………’ı
kastettiğini. Sana çok söyledik söz dinlemedin.”
“Arife tarif gerekmez.”
“Beynini
kullanan insanlar pek sevilmiyor abi. Siz, hadiseleri muhakeme edince kötü
oldunuz. O ve onun gibiler koyun gibi adam isterler. “İsabet buyurdunuz,
haklısınız, pek doğru dediniz.” gibisinden lafları duymak isterler. Bu
zavallılar bilmez ki hak ve hakikat inhisar altına alınamaz. Rızkı verenin Yüce
Allah olduğunu da unutan bu sefil güruha acıyoruz. Zikrettiğiniz adam ve onun
gibi sözde İslamcı hakikatte eyyamcı olan zalimler
kamalistlere rahmet okuttular. Kamalist zalimler insanların ekmeğiyle bu kadar
oynamamışlardı. Cenab-ı Allah Aziz ve muallâ vatanımızı, muhterem ve müşfik
milletimizi böylelerinden muhâfaza buyursun.”
“Normal MEHMET kardeşim ne bekliyordun”
“Mehmet
demek ki sana ihtiyaçları kalmamış ya da senin başarılarından dolayı
hazımsızlık oluşmuş. Bence ikinci şık daha önemli. Tabii ki adamlar yollarını
ayırırlar. Sebilürreşad denildiği zaman Mehmet ismi ön plana çıkıyor. Kendi isimleri geri
planda kaldı. Unutuldu. Ben olsam bende seni kovardım kardeşim bu kadar isim
yapma. Adamın ismi esamesi silindi.”
“Mehmet Poyraz kardeşim hakkında hayırlısı olsun.
Bahse konu cihad neferi şahsın cemayil evvelini biliriz, sade biz mi, çokları
bilir de işlerine öyle gelir….”
“Geçmiş
olsun. Her şey de bir hayır vardır. Vatandaşa 4 yıl önce yazmış olduğum 30
küsur hat tablonun hesabı mahşere kaldı ve dahi hakkım
helal değildir. Tabloları geride vermiyor üstelik!”
Xxx
Söz konusu mekandaki kriptonun fetö mağdurlarından ve fetoşçulardan para
söğüşlediği fark edilince iftirası hazır! Neymiş efendim bunu sorgulayanın, “Fetö firarisiyle bağlantısı varmış.”
Hey Allah‘dan korkmaz, dinsiz imansız takiyeci, din
istismarcısı ne diyelim sana? Bir de çıkıp dinden imandan bahsetmez misin?
Kaç
kişinin kul hakkına girdin?
YORUMLAR:
“Mehmet millet kimin ne olduğunu biliyor senin de
bildiğini biliyoruz. Sen sakin ol kardeşim rahat ol.”
“Adanalı gazetecilere laf eden bu zaat-ı muhtereme
biz kibar davranalım… Lafımızın en kibarı ile hitap edelim. Ulen Gavatoğlu
gavat sana gavatlık yeter breee…”
“Bu
isim tanıdık. ………. Şu meşhur belediye olayında mimlenen arkadaş. FETÖ‘den kapatılan gazetenin Oktay Rıfat‘ı.”
“O zaman gereken yapılmalı.”
“Böylelerine Allah’ın ve tüm lanet
edicilerin laneti üzerine olsun. Amin”
MEHMET
POYRAZ
mehmetpoyraz01@gmail.com