Karabağ’da ilk Ermeni-Müslüman çatışması Şuşa’da 1905-1906 yıllarında başlamıştır.
30 yıllık savaş Karabağ’ın kalbi ve kültür şehri Şuşa’nın alınmasıyla sonlanmıştır.
Böylece şunu da diyebiliriz: Karabağ savaşı başladığı yerde son bulmuştur.
Azerbaycan büyük bir azimle güçlenmesini bilmiş, Karabağ meselesine
uluslararası hukuk çerçevesinde yaklaşarak diplomasi yürütmüştür. Bunu yaparken
de nezaketi göz ardı etmeyerek, kendi toprağının verilmesini tırnak içinde
söylemek gerekirse rica etmiştir. Yıllar boyu Karabağ için yürüttüğü diplomasi
takdire şayandır. Sadece diplomasi ile kalmadı Azerbaycan. Özellikle son
yıllarda olumlu sonuçlar veren diaspora faaliyetleriyle de dikkat çekmektedir.
Karabağ’daki haklılığını uluslararası diplomasiyle anlatırken, diaspora da
meselenin anlaşılmasında yardımcı olmuştur. Azerbaycan’ın bölgede barıştan ve
huzurdan yana olduğunu az önce belirttiğimiz tespitlerde fark edileceği üzere
ortadadır.
Azerbaycan oyun kuruculuğunu kendi yaptığı eylemlerle Batı’ya karşı dik
durmaktadır. 100 yıl önce çaresiz bir şekilde Moskova’ya teslim edilen ve 30
yıl önceki bir Azerbaycan yok karşımızda. Bir ülkenin tehdit haline gelmesi
için 30 yıl uzun bir zaman dilimi değildir. Bugün güçlü hale gelebilmek adına
yıllar boyu bedel ödemiştir Azerbaycan. Bir yandan da Türkiye’nin önemli
katkılarını da göz ardı etmiyoruz elbette. 70 yıl boyunca Sovyet Rusya faşizmi
altında ezilen bir millet 30 yılda kıyama kalkabiliyorsa bu büyük bir
başarıdır. Burada Hocalı Katliamına şahitlik eden bir Ermeni gazetecinin
tespitine de yer vermek istiyorum. Katledilen Azerbaycanlıları gördükten sonra
şöyle der: “Bu kan için Azerbaycan
tarafının, yarınki kuşakların sessiz kalmayacaklarını düşünerek korktum… Bugün
Ruslar bizim yanımızda. Ya yarın? Yarın biz yalnız kalabiliriz.”
Yüzyıllardır acısı ve ihtirası yaşanan Kudüs sorunu gibi adeta Kafkasya’nın
Kudüs’ü hüviyetine bürünen Karabağ’a, Rus Barış Gücü askerleri ilk adım
attığında dışarıya arabulucu gibi izlenim vermekteydi. Teslimiyeti büyük öfke
ile karşılayan Ermenileri teselli etmeye çalışan Ermenistan Başbakanı
Paşinyan’ın şu açıklaması bize ilk başta tuhaf gelmişti: “Rus Barış Güçleri, Karabağ sakinlerinin güvenliğini sağlayacak ve bu
sayede Hankendi ile Erivan arasında iletişim kopmayarak istikrarlı bir güvenlik
sağlanacak.” Bu sözleriyle Paşinyan’ın umudunun Rusya olduğunun bariz
şekilde anlaşılırken Karabağ’da bugünlerde yaşanılan bir algıya da önceden
işaret ettiğini de öne sürebiliriz. Karabağ’a giren Rus askerleri Ermeniler
tarafından teşekkür törenleriyle karşılandı. Hatta ilkokullarda düzenlenen
törenler de Rusça “Teşekkürler Rusya”
pankartı asılarak çocukların ellerine Rus bayrakları dahi verildi. Rus medyası
tarafından servis edilen bu tablo sanki işgalci Azerbaycan’da, Ruslar
Ermenileri kurtarmaya gelmiş gibi bir algı yaratılmıştır. Bu tabloya karşı
Azerbaycan’ında Türkiye’nin de tedbir alması gerekiyor. Zira Ermeni lobisinin
ne kadar güçlü olduğunu biliyoruz. Rusların sadece biz olacağız ısrarının
peşini bırakmamak gerekiyor. Hepimiz biliyoruz ki, Ermenilerin Karabağ,
dolayısıyla Azerbaycan topraklarındaki işgali, bölgeye Moskova tarafından
konuşlandırılan Kızılordu’nun zırhlı alayının yardımlarıyla gerçekleşmiştir.
Tedbirli olmakta fayda var.
MEHMET POYRAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder