31 Temmuz 2018 Salı

Milli Mücadele döneminde Sultan Galiyev


Galiyev, Mustafa Kemal ve Enver Paşa ilişkisini sorgularken, Mehmet Âkif Ersoy’un “Bolşevik çağrısı” olarak yıllardır dillendirilen Nasrullah Paşa Camii’sindeki vaazında bulduk kendimizi…


Rus İmparatorluğu’nun çöküşü 1917’nin ilk günlerine rastlar. İmparatorluğu yöneten Çar II.Nikola aynı yılın Mart ayında tahttan indirilir. Bu süreç Şubat Devrimi olarak bilinir. Yine 1917 yılının sonlarına doğru, Sovyetler Birliği’nin kurucularından Lenin’in “Tarihin hızlandırılmış hâli” olarak tarif ettiği Ekim Devrimi sürecine girilir. 6,7 ve 8 Kasım 1917 tarihlerinde Rusya’da ihtilal gerçekleşir. Lenin ülkedeki bütün halklara “kendi kaderlerini belirleme hakkı” çağrısında bulunur. Çoğu Müslüman olan bu halklar Lenin’in çağrısına inanır ve yeni rejim Bolşevizm etrafında toplanmaya başlar.
1918’in Ocak ve Şubat aylarında Müslümanların iki lideri, ülkenin geleceği hakkında söz sahibi olur. Bu isimler Molla Nur Vahidov ve Sultan Galiyev. İç savaş esnasında Vahidov Çarlık yanlısı güçler tarafından idam edilir. Geriye Galiyev kalır.
Bölge Müslümanlarının kaderi Sultan Galiyev’in ellerindedir. Marksisttir. Dolayısıyla da komünisttir de. İslâm’ı Marksistleştirmez, aksine Marksizmi İslamlaştırır. Milli ve yerli düşünceye sahiptir. Bunu da İslam’ın Marksist haliyle açıklar. İlk başta bunu kimse anlamaz, anlamakta istemez… Kendilerine vaat edilen bağımsız İslâm ülkesini Moskova’dan isteyen Sultan Galiyev, Stalin’in emriyle kurşuna dizilerek idam edilir. Suçu; “Pantürksist ve Panislamist” fikirlere sahip olmasıdır. 1950’li yıllarda Batı tarafından keşfedilir Sultan Galiyev. Yaşamı ve fikirleri gündeme getirilir. Garip biçimde ilk başta Türkiye’de pek kimse sahip çıkmaz. Sonra kimileri Türkiye’de milliyetçi yapar Galiyev’i, kimileri de komünist. Stalin taraftarı solcular onu Sovyetlere göre vatan haini gördüklerinden kabullenmez. 60’lı yıllarda Galiyev’e milliyetçi diyen Aclan Sayılgan, vefatına yakın zamanda yanlış anlattığını itiraf eder. Galiyev hakkında kitaplar ve makaleler yazılır. Konuları ve içeriklerin çoğu birbirine yakındır. Sultan Galiyev hakkında Sebîlürreşad’da çıkan yazılardan kimse bahsetmez. Türkiye’de öyle bir anlatılır ki; Sultan Galiyev, Mustafa Kemal Atatürk ve Enver Paşa’nın fikirleri arasında bağ kurulmaya çalışılır. Sultan Galiyev, tam da unutulmaya başlandığı bir dönemde, Sebîlürreşad Ocak 2017 sayısında kapağa taşınır. Tekrar gündemdedir artık. Hakkındaki kitaplardan ikisi yeniden baskı yapar. Dönemle ilgili yazılı çalışmalar artar.
Sebîlürreşad Genel Yayın Yönetmeni Fatih Bayhan ile beraber Sultan Galiyev’in yaşamını ve davasını anlatan kitap çalışması hazırladık. Kitap bir buçuk yıla yakın bir zamanda tamamlandı. Şu an son kontrolleri yapılmakta ve az bir zaman sonra okurla buluşacak.
Az önce bahsettiğim gibi, Sultan Galiyev, Mustafa Kemal Atatürk ve Enver Paşa’nın fikirleri arasında benzetmeler yapılmaya çalışılmıştır. Bu benzetmelerde ise geçerli bir bilgi ve belge yoksun kalmıştır. Varsayımlarla hareket edilmiştir. Kitapta bu üçlünün ilişkilerini ve fikir dünyalarını belgelerle anlattık. Galiyev, Atatürk ve Enver Paşa ilişkisini sorgularken, Mehmet Âkif Ersoy’un “Bolşevik çağrısı” olarak yıllardır dillendirilen Nasrullah Paşa Camii’sindeki vaazında bulduk kendimizi. Milli Mücadele dönemini ve Mehmet Âkif’i de, Sultan Galiyev kitap çalışmamızda farklı bir bakışla anlattık. Kitap çalışmasından alıntılarla yazımızı sonlandıralım;
“Dininin gerekliliğini bütünüyle yerine getiren baba, oğlu Galiyev’i de ihmal etmez. İslamiyeti iyi bir şekilde tanıması için elinden geleni yapar, muazzam şekilde din eğitimi almasını sağlar. Çok uzun yıllar sonra Galiyev, çocukluğunda aldığı dini eğitimden bahsedecektir.”
***
“Daha dün namaz sonrasında Çar Nikolay’a uzun ömürler dileyerek dua eden mollalar, daha dün Nikolay’a sadakat telgrafı gönderen zenginler, daha dün Almanya ve Türkiye ile zafere kadar savaşmak lazım diye yazan muharrirler, işçilerle askerlerin yaptığı devrimin meyvelerini yemek için Bolşoy Tiyatro sahnesine çıkarak masa etrafına dizilip oturmuşlardı. Bu toplantıda Mollanur arkadaş böyle aldatmacalara karşı çıktı ve devrime hizmet edecek gerçek bir devrimci Müslüman örgütün kurulması gerektiğini bütün gücüyle dile getirdi.”
***
“Türkiye’ye karşı yapılan hareket, Türk-İngiliz veya Türk-Yunan hareketi değildir. Bu doğrudan doğruya İngiltere ile Rusya arasında bir mücadeleden ibarettir.”
***
“Moskova ile işbirliği yapılabileceğini, gerektiğinde onlardan yardımda isteneceğini belirten Mustafa Kemal, Bolşevik görüşün Rusya Müslümanları üzerindeki etkisini de incelemiştir; Bolşevikliğin şimdiye kadar ki gelişmesini, Kazan, Orenburg ve Kırım Müslümanlarındaki tatbikini tetkik ederek, bu doktrinin din ve an’anelere dokunmaması sebebiyle, memlekete zararı olmadığı neticesine vardık.”

Sebîlürreşad, Mayıs 2018, Sayı: 1028, S:16

Hiç yorum yok: