Galiyev, Mustafa Kemal ve Enver Paşa ilişkisini sorgularken, Mehmet Âkif Ersoy’un “Bolşevik çağrısı” olarak yıllardır dillendirilen Nasrullah Paşa Camii’sindeki vaazında bulduk kendimizi…
Rus
İmparatorluğu’nun çöküşü 1917’nin ilk günlerine rastlar. İmparatorluğu yöneten
Çar II.Nikola aynı yılın Mart ayında tahttan indirilir. Bu süreç Şubat Devrimi
olarak bilinir. Yine 1917 yılının sonlarına doğru, Sovyetler Birliği’nin
kurucularından Lenin’in “Tarihin hızlandırılmış hâli” olarak tarif ettiği Ekim
Devrimi sürecine girilir. 6,7 ve 8 Kasım 1917 tarihlerinde Rusya’da ihtilal
gerçekleşir. Lenin ülkedeki bütün halklara “kendi kaderlerini belirleme hakkı”
çağrısında bulunur. Çoğu Müslüman olan bu halklar Lenin’in çağrısına inanır ve
yeni rejim Bolşevizm etrafında toplanmaya başlar.
1918’in
Ocak ve Şubat aylarında Müslümanların iki lideri, ülkenin geleceği hakkında söz
sahibi olur. Bu isimler Molla Nur Vahidov ve Sultan Galiyev. İç savaş esnasında
Vahidov Çarlık yanlısı güçler tarafından idam edilir. Geriye Galiyev kalır.
Bölge
Müslümanlarının kaderi Sultan Galiyev’in ellerindedir. Marksisttir. Dolayısıyla
da komünisttir de. İslâm’ı Marksistleştirmez, aksine Marksizmi İslamlaştırır.
Milli ve yerli düşünceye sahiptir. Bunu da İslam’ın Marksist haliyle açıklar.
İlk başta bunu kimse anlamaz, anlamakta istemez… Kendilerine vaat edilen
bağımsız İslâm ülkesini Moskova’dan isteyen Sultan Galiyev, Stalin’in emriyle
kurşuna dizilerek idam edilir. Suçu; “Pantürksist ve Panislamist” fikirlere
sahip olmasıdır. 1950’li yıllarda Batı tarafından keşfedilir Sultan Galiyev.
Yaşamı ve fikirleri gündeme getirilir. Garip biçimde ilk başta Türkiye’de pek
kimse sahip çıkmaz. Sonra kimileri Türkiye’de milliyetçi yapar Galiyev’i,
kimileri de komünist. Stalin taraftarı solcular onu Sovyetlere göre vatan haini
gördüklerinden kabullenmez. 60’lı yıllarda Galiyev’e milliyetçi diyen Aclan
Sayılgan, vefatına yakın zamanda yanlış anlattığını itiraf eder. Galiyev
hakkında kitaplar ve makaleler yazılır. Konuları ve içeriklerin çoğu birbirine
yakındır. Sultan Galiyev hakkında Sebîlürreşad’da çıkan yazılardan kimse
bahsetmez. Türkiye’de öyle bir anlatılır ki; Sultan Galiyev, Mustafa Kemal
Atatürk ve Enver Paşa’nın fikirleri arasında bağ kurulmaya çalışılır. Sultan
Galiyev, tam da unutulmaya başlandığı bir dönemde, Sebîlürreşad Ocak 2017
sayısında kapağa taşınır. Tekrar gündemdedir artık. Hakkındaki kitaplardan
ikisi yeniden baskı yapar. Dönemle ilgili yazılı çalışmalar artar.
Sebîlürreşad
Genel Yayın Yönetmeni Fatih Bayhan ile beraber Sultan Galiyev’in yaşamını ve
davasını anlatan kitap çalışması hazırladık. Kitap bir buçuk yıla yakın bir
zamanda tamamlandı. Şu an son kontrolleri yapılmakta ve az bir zaman sonra
okurla buluşacak.
Az
önce bahsettiğim gibi, Sultan Galiyev, Mustafa Kemal Atatürk ve Enver Paşa’nın
fikirleri arasında benzetmeler yapılmaya çalışılmıştır. Bu benzetmelerde ise
geçerli bir bilgi ve belge yoksun kalmıştır. Varsayımlarla hareket edilmiştir.
Kitapta bu üçlünün ilişkilerini ve fikir dünyalarını belgelerle anlattık.
Galiyev, Atatürk ve Enver Paşa ilişkisini sorgularken, Mehmet Âkif Ersoy’un
“Bolşevik çağrısı” olarak yıllardır dillendirilen Nasrullah Paşa Camii’sindeki
vaazında bulduk kendimizi. Milli Mücadele dönemini ve Mehmet Âkif’i de, Sultan
Galiyev kitap çalışmamızda farklı bir bakışla anlattık. Kitap çalışmasından
alıntılarla yazımızı sonlandıralım;
“Dininin
gerekliliğini bütünüyle yerine getiren baba, oğlu Galiyev’i de ihmal etmez.
İslamiyeti iyi bir şekilde tanıması için elinden geleni yapar, muazzam şekilde
din eğitimi almasını sağlar. Çok uzun yıllar sonra Galiyev, çocukluğunda aldığı
dini eğitimden bahsedecektir.”
***
“Daha dün namaz
sonrasında Çar Nikolay’a uzun ömürler dileyerek dua eden mollalar, daha dün
Nikolay’a sadakat telgrafı gönderen zenginler, daha dün Almanya ve Türkiye ile
zafere kadar savaşmak lazım diye yazan muharrirler, işçilerle askerlerin
yaptığı devrimin meyvelerini yemek için Bolşoy Tiyatro sahnesine çıkarak masa
etrafına dizilip oturmuşlardı. Bu toplantıda Mollanur arkadaş böyle
aldatmacalara karşı çıktı ve devrime hizmet edecek gerçek bir devrimci Müslüman
örgütün kurulması gerektiğini bütün gücüyle dile getirdi.”
***
“Türkiye’ye karşı
yapılan hareket, Türk-İngiliz veya Türk-Yunan hareketi değildir. Bu doğrudan
doğruya İngiltere ile Rusya arasında bir mücadeleden ibarettir.”
***
“Moskova ile
işbirliği yapılabileceğini, gerektiğinde onlardan yardımda isteneceğini
belirten Mustafa Kemal, Bolşevik görüşün Rusya Müslümanları üzerindeki etkisini
de incelemiştir; Bolşevikliğin şimdiye kadar ki gelişmesini, Kazan, Orenburg ve
Kırım Müslümanlarındaki tatbikini tetkik ederek, bu doktrinin din ve an’anelere
dokunmaması sebebiyle, memlekete zararı olmadığı neticesine vardık.”
Sebîlürreşad, Mayıs
2018, Sayı: 1028, S:16
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder