Faaliyet gösterdiği 127 yıl boyunca 1000’e yakın mezun veren okul, Kanada’dan Yeni Zelanda’ya, Ortadoğu’dan Afrika’ya kadar Ortodoks dünyasına hizmet vermiştir. Bu okuldan mezun olan öğrencilerin bir kısmı önemli dini mevkilere de yükselmiştir.
Antik çağdan bu yana yerleşik hayatın devam ettiği Heybeliada, Osmanlı topraklarına dâhil olduğu sürece kadar türlü badireler atlatmıştır. Ada yağmalanmış, talan edilmiş ve yangınlar görmüştür. 600’üncü yıla doğru manastır inşa edilen Heybeliada kimi vakit aristokratik Bizanslıların sürgün yeridir.
Bizans geleneğinde, sürgün edilen soylular mutlaka bir adaya ve orada bulunan bir manastıra gönderilirdi. Heybeliada da bu sürgün adalardan biriydi.
Bizans sonrası adanın sürgün mekânı özelliği kalmamıştır. Ortodokslar adaya düzenli ziyaretler gerçekleştirir. Bu ziyaretler inanç turizmi çerçevesindedir. Evliya Çelebi, 1600’lü yıllarda adaya yapılan ziyaretleri şöyle tarif eder: “Buradaki ünlü manastırı ziyarete her yıl Konstantinopolis’ten pek çok insan geliyor.” İşte bu ünlü manastır, Ayia Triada Manastırı’dır.
Ada sakinleri en huzurlu günleri Osmanlı döneminde yaşamıştır. Adanın nüfusu Rumlardan ve Türklerden oluşmaktaydı. 1800’lü yıllara gelindiğinde, Fener Rum Patrikhanesi tarafından Ortodoks milletler arasında dini birliği korumak amacıyla adada bir teoloji okulunun açılması kararlaştırıldı. Heybeliada’da, dokuzuncu yüzyılda yaptırılan Ayia Triada Manastırı, dönemin Patriği 4. Germanos tarafından 1 Ekim 1844 tarihinde Heybeliada Ruhban Okulu’na dönüştürüldü.
Heybeliada Ruhban Okulu’nun en önemli özelliği, Atina Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin kurulmasının ardından akademik düzeyde eğitim veren ilk okul olmasıydı. Sadece Ortodokslara yönelik bir okul olan Heybeliada Ruhban Okulu 1894 yılında meydana gelen depremle yıkılır. II.Abdühamid’in izniyle okul yeniden onarılarak 1896 yılında faaliyetine kaldığı yerden devam eder.
1964 yılına kadar, İngiltere’den, Mısır’dan, Etiyopya’dan, Suriye’den öğrenci kabul eden okul 1971 yılında yasa ile kapatılır. Kapanmasına neden olan yasa sadece bu okulu kapsamıyordu. Türkiye genelinde faaliyet gösteren birçok özel okul bahsettiğimiz bu yasayla devlet bünyesine alınmıştı. Heybeliada Ruhban Okulu’nun da emsali bulunmadığından, statüsü de tam net olmadığında kapatılmasına gidilir.
Faaliyet gösterdiği 127 yıl boyunca 1000’e yakın mezun veren okul, Kanada’dan Yeni Zelanda’ya, Ortadoğu’dan Afrika’ya kadar Ortodoks dünyasına hizmet vermiştir. Bu okuldan mezun olan öğrencilerin bir kısmı önemli dini mevkilere de yükselmiştir.
2000’li yılların başında Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden eğitim ve öğretime açılması gündeme gelir. Okulun açılması düşüncesi o dönem yürütülen AB müzakereleri kapsamında oluşur. Okulun bağlı olduğu Fener Rum Patrikhanesi’nin avukatı Kezban Hatemi eğitim ve öğretime açılmasının şiddetli taraftarıdır ve işi Lozan’a kadar dayandırır:
“Okul kapatılmadan önce de aynı prosedüre uygun olarak eğitim veriyordu. Bu Lozan Antlaşması’nın tanıdığı doğal bir haktır. Milli Eğitim Bakanlığı da bunu uygulayacaktır.”
Milli Eğitim Bakanlığı okulun denetlenmesinin mümkün olamayacağını ileri sürerek, yetkili kurumun YÖK olduğuna işaret eder.
Dönemin YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç ise okul üzerinde otorite kuramayacaklarını belirtir. Teziç başında olduğu kurumun temel hükümleri olduğunu söyleyerek okulun kendilerine verilmesine karşı çıkar:
“YÖK Yasası’nın temel hükümleri var. Atatürk ilkelerine bağlılık gibi. Ruhban Okulu’nun bu ilkelere uymasını nasıl sağlayacağız.”
Elbette bu görüşmeler bir dönem gerçekleşen AB uyum çalışmaları esnasında, 2004 ve 2005 yıllarında meydana gelmiştir. Bu yaşananlardan beş yıl sonra Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama 2009 yılının Nisan ayında Türkiye’ye ziyaret gerçekleştirir. Tam da bu sıralarda Yunanistan’da yayımlanan Eleftheros Tipos gazetesinin 26 Mart 2009 tarihli nüshasında şu başlıklı bir haber çıkar:
“Obama’nın İstanbul ziyaretinde Heybeliada için umut’’
ABD Başkanı Obama’nın Türkiye ziyaretinden 10 yıl sonra, 2019 yılının başlarında, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras Türkiye’ye gelir ve Heybeliada Ruhban Okulu’nu ziyaret eder.
Çipras’ın Heybeliada ziyaretinin ardından, geçtiğimiz Şubat ayında eski Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Yunanistan devlet haber ajansına verdiği demeçte okulun açılabileceğine değinir. Günümüzde turistik gezilere açık olan Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden faaliyete geçmesi adına ABD lobi çalışmalarına devam ediyor.
Bizans’ın takipçileri tarafından bir din merkezi haline getirilmeye çalışılan ve onların nazarında bir sembol gibi duran, Heybeliada’daki Ortodoks hareketin ileride bir tehlike olacağına daha 1913 yılında farkına varan Sebîlürreşad’ın, işte bu yüzden burada bir İslam Okulu açma girişimlerini takdirle karşılamak gerekiyor.
SEBİLÜRREŞAD DERGİSİ MART 2019 SAYI:1038