Milli Mücadele’nin başlıca isimleri arasında haklı
olarak yerini alan Milli Şairimiz Mehmet Âkif Ersoy, gerçek manada
gazetecilik yaptığı Sebîlürreşad’da kaleme aldığı şiirlerle de ümmet tarafından
kendisine İslâm şairi unvanı da verilmişti. Mehmet Âkif’in Milli
Mücadele’ye destek amaçlı bizzat Mustafa Kemal tarafından Ankara’ya
davet edilmesinin ardından ivedilikle yola çıkmış, Anadolu’daki kurtuluş
hareketinin ve dönemin Büyük Millet Meclisi’nin resmi yayın organı Hakimiyet-i
Milliye tarafından da “Büyük İslâm Şairi” başlığı ile şehirde olduğu
ahaliye duyurulmuştu. Âkif’in, İslâm şairi unvanını almasında mükemmel bir
edebiyatçı oluşunun payı büyüktür.
Ümmeti ve vatanı için taşıdığı kaygılarla kendisini
kusursuz şekilde yetiştirirken, doğal olarak ta karşımıza Doğucu bir
Âkif’te çıkmakta. Yazılarında, vaazlarında, dost meclislerinde ve şiirlerinde Batı’nın
ürettiği olumsuzlukları değerlendirirken kullandığı edebiyat dili önemlidir.
Bize miras kalan yalnızca İslâmcılığı, vatanseverliği, yaşam tarzı ve Doğuculuğu
değildir. Edebi eserleri ve edebi şahsiyetidir.
Oryantalistlerden kurtulmak adına çaba gösterdiğimiz
bugünlerde, gizli bir şekilde, içten içe, hiçte huylandırmadan ve giderek artan
bir tehlike ile karşı karşıyayız. Adı tam olarak konulmamış bu tehlikenin
virüsleri öyle bir şekilde yayılıyor ki; uyguladığı taktik davranış
psikolojisinden ibaret.
Tehlikeli virüsün ne olduğuna gelince, bunlar; Batı
destekli yetiştirilen edebiyatçılardır. Çoğunluğu Türkiye’yi terk etmiş
olan bu edebiyatçılar, gelecekte sorunlar teşkil edeceği aşikardır. Sadece
yurtdışındakiler değil, içimizde yaşayanlarda aynı oranda tehlikelidir.
Başta insan hakları olmak üzere, ardından yazarlığından
ve edebiyatçılığından dem vurularak, “edebiyat ayrı, siyaset ayrı”
kurgusundan da yola çıkılarak, Batı’nın güdümündeki bu insanlar şaşılacak şekilde
masum gösterilmektedir. Tuhaf şekilde, bu tarz yaklaşım şekli Doğu ülkelerinde
daha çok görülmeye, gösterilmeye çalışılmaktadır.
Siz hiç, vatansever bir Doğucunun Batı’da el
üstünde tutulduğunu işittiniz mi?
Türkiye’de ve İslâm ülkelerinde, “İstiklâl”
adına edebiyatçılara da çok önemli görevler düşüyor. Yukarıda izah etmeye çalıştığımız
Batı’nın oyunlarına gelmeyecek edebiyatçıların da olduğunu düşünmek bile bizi
rahatlatmaya yetiyor.
MEHMET POYRAZ - SEBÎLÜRREŞAD DERGİSİ MART 2018 SAYI: 1026 S:41
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder