10 Nisan 2018 Salı

Edebiyatta istiklâl


Milli Mücadele’nin başlıca isimleri arasında haklı olarak yerini alan Milli Şairimiz Mehmet Âkif Ersoy, gerçek manada gazetecilik yaptığı Sebîlürreşad’da kaleme aldığı şiirlerle de ümmet tarafından kendisine İslâm şairi unvanı da verilmişti. Mehmet Âkif’in Milli Mücadele’ye destek amaçlı bizzat Mustafa Kemal tarafından Ankara’ya davet edilmesinin ardından ivedilikle yola çıkmış, Anadolu’daki kurtuluş hareketinin ve dönemin Büyük Millet Meclisi’nin resmi yayın organı Hakimiyet-i Milliye tarafından da “Büyük İslâm Şairi” başlığı ile şehirde olduğu ahaliye duyurulmuştu. Âkif’in, İslâm şairi unvanını almasında mükemmel bir edebiyatçı oluşunun payı büyüktür.
Ümmeti ve vatanı için taşıdığı kaygılarla kendisini kusursuz şekilde yetiştirirken, doğal olarak ta karşımıza Doğucu bir Âkif’te çıkmakta. Yazılarında, vaazlarında, dost meclislerinde ve şiirlerinde Batı’nın ürettiği olumsuzlukları değerlendirirken kullandığı edebiyat dili önemlidir. Bize miras kalan yalnızca İslâmcılığı, vatanseverliği, yaşam tarzı ve Doğuculuğu değildir. Edebi eserleri ve edebi şahsiyetidir.
Oryantalistlerden kurtulmak adına çaba gösterdiğimiz bugünlerde, gizli bir şekilde, içten içe, hiçte huylandırmadan ve giderek artan bir tehlike ile karşı karşıyayız. Adı tam olarak konulmamış bu tehlikenin virüsleri öyle bir şekilde yayılıyor ki; uyguladığı taktik davranış psikolojisinden ibaret.
Tehlikeli virüsün ne olduğuna gelince, bunlar; Batı destekli yetiştirilen edebiyatçılardır. Çoğunluğu Türkiye’yi terk etmiş olan bu edebiyatçılar, gelecekte sorunlar teşkil edeceği aşikardır. Sadece yurtdışındakiler değil, içimizde yaşayanlarda aynı oranda tehlikelidir.
Başta insan hakları olmak üzere, ardından yazarlığından ve edebiyatçılığından dem vurularak, “edebiyat ayrı, siyaset ayrı” kurgusundan da yola çıkılarak, Batı’nın güdümündeki bu insanlar şaşılacak şekilde masum gösterilmektedir. Tuhaf şekilde, bu tarz yaklaşım şekli Doğu ülkelerinde daha çok görülmeye, gösterilmeye çalışılmaktadır.
Siz hiç, vatansever bir Doğucunun Batı’da el üstünde tutulduğunu işittiniz mi?
Türkiye’de ve İslâm ülkelerinde, “İstiklâl” adına edebiyatçılara da çok önemli görevler düşüyor. Yukarıda izah etmeye çalıştığımız Batı’nın oyunlarına gelmeyecek edebiyatçıların da olduğunu düşünmek bile bizi rahatlatmaya yetiyor.

MEHMET POYRAZ - SEBÎLÜRREŞAD DERGİSİ MART 2018  SAYI: 1026 S:41

Hiç yorum yok: