17 Şubat 2018 Cumartesi

II.Abdulhamid ve İttihat -Terakki’nin 1908 ihtilali


Vefatının 100.yıldönümünde rahmetle yâd ettiğimiz II.Abdulhamid, halkını ve ümmetini düşünmemiş olsaydı, çok kanlı biçimde İttihat ve Terakki’nin meşrutiyet isteklerini geri çevirir, ardından 31 Mart Olayı hiç yaşanmazdı.

Batı’nın Jön Türkler dediği, bir devrin bitişini ateşleyen, İttihat ve Terakki’nin dayatmasıyla, II. Abdulhamid’in baskılara ve çıkan olaylara dayanamayıp 1908 yılında ilan ettiği II. Meşrutiyet esasında bir ihtilaldi. Dünyadaki ilk sosyalist devrimin gerçekleştiği Paris caddelerinde kaytan bıyıklarını bükerek dolaşan, o ara İstanbul’da olmayan, şehrin bayağı sosyal(!) mekanlarında, kafelerinde ayak ayaküstüne atıp, kendilerine göre; yeni modern fikirlerin ve entelektüel yazıların, esasında oryantalist cümlelerin olduğu Fransızca gazete ve dergilerden beslenen Osmanlı’nın bu genç beyleri, 1908’de, ileride imparatorluğu parçalayacak olan bir devrime imza atmışlardır.
Halbuki, devrimler bütünleyici mahiyetler taşır. Bu konuda genel kanı budur. Dünya ölçeğinde ele alırsak, devrimler, yani ihtilaller bütünleyici kaygılardan dolayı ortaya çıkmıştır. İttihat ve Terakki üyesi Osmanlı›nın gençleri, Paris caddelerini aşındıracaklarına, kafelerinde gazete–dergi okuyup aslında; atalarının Avrupa’ya kuşatmadan sonra bıraktığı, ardından yaşadığı dönüşümle Batı kültürünün en başlarında yer alan kahvesinden yudumlayacağına, Fransa’nın kırsalında dolaşıp köylülerle tanışsalardı, kenar mahallelerdeki işçilerle sohbet etmiş olsalardı, Osmanlı’nın kaderiyle oynamamış olurlardı. Yine Osmanlı’nın bu gençlerinin, en azından, 1789’da başlayan ve 10 yıl kadar süren kanlı Fransa devrimini, sonrasında Sovyet Rusya’ya ilham verecek olan, 1871’de Paris’te iki ay iktidarda kalabilen yerel sosyalist hükümetini iyi okumuş olsalardı, muhtemelen düzene karşı gelme düşüncelerinde olumlu yönde bir değişiklik meydana gelebilirdi. 1908’den onlarca yıl önce, Fransa’da komünist tarzda yönetim biçimi ortaya çıkmış, dönemin rejimi bunu çok kanlı da olsa engellemişti. Devrin en güçlü sömürge devletlerinden olan Fransa’dan her türlü beslenen İttihat ve Terakki’nin, Batı’daki şarkiyatçıların, oryantalistlerin ürünü olduğunu iddia edecek olursak, bu konuda yanılma payımız çok düşüktür. 110 yıl önce meydana gelen, Batı’nın güzellemeleriyle; Genç Türkler’in, Genç Osmanlılar’ın büyük başarısı olarak gösterilen II. Meşrutiyet, yinelemek gerekirse, bir devrim, bir ihtilaldi. Bu, Batı’nın eliyle değil, elinin yanmaması adına maşa ile gerçekleşmiştir. İçinde bulunduğumuz Şubat ayı itibariyle, vefatının 100.yıldönümünde II. Abdulhamid’i rahmetle yâd ederken, kendisiyle ilgili geçmişe dönük şu kurguyu da yapalım. II. Abdulhamid isteseydi eğer, aynı Fransızlar gibi, Batı’nın tabiriyle Jön Türkler’in 1908’deki isteklerini bunun yanı sıra İttihat ve Terakki’yi de çok kanlı biçimde yok edebilirdi. Padişah bunu yapsaydı, İngilizler’in eliyle yine İttihat ve Terakki üzerinden gerçekleşen 31 Mart Olayı hiç yaşanmayacaktı belki. II. Abdulhamid, din ve ırk ayrımı yapmadan Osmanlı halkını düşünen bir liderdi. Esasen bizim, dönemin şartlarını da iyi okumamız gerekiyor. Batı her taraftan kuşatmış, Çukurova’da İngilizler, Ermeniler’i kışkırtarak meydanlara sürmüş, Akdeniz’de ABD gemisi dolaşmakta ve Adana Karataş açıklarında müdahale için hazır beklemekte. Daha bir sürü hadise. Osmanlı’nın son günlerini hüzünle seyredip, 10 Şubat 1918’de İstanbul’da vefat eden II. Abdulhamid’den geriye bize en önemli miras olarak, “Batı’yı okuyup anlama ve İttihad-ı İslam” kalmıştır. İttihat ve Terakki’nin, Almanya ve Sovyet Rusya ilişkilerini, Sebîlürreşad Genel Yayın Yönetmeni Fatih Bayhan ile birlikte hazırladığımız, Sultan Galiyev’in hayatını ve İslamcılığını anlatmaya çalıştığımız, önümüzdeki günlerde okuruyla buluşacak olan kitabımızda bulabilirsiniz. Kitapta, Mustafa Kemal Paşa’dan Mehmet Âkif’e, Enver Paşa’dan Abdürreşid İbrahim’e, Halil Paşa’dan Mustafa Suphi’ye, Irak Cephesi’nden Bakü’ye, Kırım’dan Ankara’ya, İstanbul’dan Kazan’a, Sebîlürreşad’dan Hakimiyet-i Milliye gazetesine kadar pek çok ilginç bilgiler de yer almaktadır.

Mehmet Poyraz - mehmetpoyraz01@gmail.com

Sebîlürreşad Dergisi, Sayı: 1025, Şubat 2018, S:42