1 Haziran 2020 Pazartesi

Millî Mücadele’de Bolşevik Dönemin İçyüzü-Ankara’nın Yoldaşları

 İstanbul’dan Anadolu’ya Sultan Vahdeddin tarafından gönderilen Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a çıkışından kısa süre sonra Havza’ya geçti. Burada Sovyet Rusya temsilcileriyle görüşerek gayriresmî de olsa Bolşeviklerle Anadolu’ya yardım hususunda anlaştı. Havza görüşmesi Bolşeviklerle ilk bir araya gelişti. O sırada Enver Paşa ile Mustafa Kemal’in irtibat halinde olduğu Millî Mücadele kuruluşlarından Karakol Cemiyeti de Bolşeviklerle temas kurmuştu.

Karakol Cemiyeti İttihat ve Terakki’nin gizli istihbarat şubesiydi. Mustafa Kemal’in Havza’daki Sovyet Rusya temsilcileriyle yaptığı görüşmeden kısa süre sonra Temmuz ayında Kırım Bolşevik Doğu İşleri Şubesi’nden bir temsilci İstanbul’a gizlice gelerek Karakol Cemiyeti’nin kurucularından Kara Vasıf Bey’e işbirliği teklifinde bulundu. Temsilci, Kırım ve çevresinde teşkilatlanan Mustafa Suphi’nin çevresindendi. Kendilerinin de topraklarından Fransızları ve İngilizleri atmaya çalıştıklarını ve Türklere yardıma hazır olduklarını da anlatarak iki üye ile birlikte Rusya’ya gelmeleri için davette bulundu. Kara Vasıf Bey bu görüşmeyi Mustafa Kemal Paşa’ya mektupla bildirdi. Ali Fuat Paşa’nın ulaştırdığı mektuba Mustafa Kemal Paşa’nın cevap verip vermediği bilinmiyor.

Bu görüşmeden yaklaşık bir ay sonra Enver Paşa Berlin’de Bolşeviklerin önemli isimlerinden Karl Radek ile bir araya geldi. Lenin’in sağ kolu Radek, Avrupa’da Sovyet Rusya’yı temsil etmekteydi ve Almanya’da sosyalist devrimin gerçekleşmesi için görevlendirilmişti. Radek ve Paşa’nın görüşmesi sonucunda Bolşevik-Müslüman ittifakı ön anlaşması yapıldı. Almanya’nın da desteklediği Enver Paşa, bu anlaşmanın resmiyete dökülmesi için Moskova yolculuğuna hazırlandıysa da 1919 sonbaharında planlanan yolculuk gerçekleşmedi. Pek çok badire atlatan Enver Paşa, ancak 1920’nin ortalarında Moskova’ya ulaşabilecekti.

MEHMET POYRAZ

Devamı Derin Tarih Haziran 2020 Sayısında… 

16 Mayıs 2020 Cumartesi

Jihadi Ekber Military Asian Battalion Russian Muslims on the Iraqi Front

The Northern Turks, who fell into camps after being recruited into the tsarist Russian army in World War I, and because of this they heroically fought on the Iraqi front, taking part in the Ottoman army after the declaration of Jihadi Ekber, who remained unknown and formed the Asian battalion, his story was first turned into a book.

 

According to journalist and research writer Mehmet Poyraz, who prepared the book, articles written about them over the course of a century did not cross the fingers of both hands, but in some history textbooks they were just a bet.

The book of the Jihadi Ekber Military Asian Battalion, in which academic sensitivity is not ignored, consists of three chapters based on a chronological classification. Firstly, international events before the formation of the Asian battalion are on the table.

 

The causes of the First World War, the relations of the Ottoman Empire, Germany and Russia, the results of these relations, which will influence the formation of the Asian battalion, are discussed in detail.

It is noteworthy that the camps created especially for Muslim prisoners of war who happened in these camps in Germany and Austria, the visit of opinion leaders such as Mehmet Akif and Abdyurreshid Ibrahim, the publication of newspapers in the camp and the construction of a mosque. The most important of them is the process of creating the Asian battalion.

 

After the first war with the Russian army and the captive adventures that they subsequently experienced, new hopes for soldiers who are very enthusiastic and enthusiastic about the people of the Asian battalion are on their trips to Istanbul, Anatolia, Kerablus and Baghdad.

 

The jihadists of the Asian battalion, who fled from front to front for almost two years, taking part in the Ottoman army and made up the northern Turks from Russian Muslims, are identical to all the rulers of the military profession in every geography to which they are sent.

 

In the book of the Jihadi Ekber Military Asian Battalion, which Mehmet Poyraz has carefully prepared for two years, the Asian Battalion, which is an expression of strict adherence to the jihadist consciousness of Islam, is not hidden. In reverse, he presents this in the light of the hope of the present and the future.

The heroes of the book, whose name is mentioned in the names of Enver Pasha, Talat Pasha, Yusuf Akchura, Hamdullah Sufi Tanriever, Chekip Arslan, Ahmet Agaoglu and Alimjan Idris, and whose subtitle is on the Iraqi front of Russian Muslims in the Syrian and Iraqi territories, you can be sure to read their experiences without breathing.






Военный Азиатский Батальон Джихади Экбер Российские мусульмане на иракском фронте

Северные тюрки, которые попали в лагеря после того, как были завербованы в царскую российскую армию в Первой мировой войне, а после они героически сражались на иракском фронте на стороне османской армии, сформировав азиатский батальон. Этот исторический факт долгое время оставался неизвестным. А сейчас впервые была превращена в книгу.

 

По словам журналиста и писателя-исследователя Мехмета Пойраза, который подготовил книгу, статьи написанные об этом батальоне в течение столетия не превышает несколько статей, а в некоторых учебниках истории о них упоминается очень кратко.

Книга Военного азиатского батальона Джихади Экбер, которая написана в рамках академической этики состоит из трех глав в хронологическом порядке. В первой части описывается международное положение до формирования Азиатского батальона.

 

Причины Первой мировой войны, отношения Османской империи, Германии и России, результаты этих отношений, которые будут влиять на формирование Азиатского батальона, подробно описываются в первой главе. Примечательно, что лагеря, созданные специально для военнопленных мусульманских солдат, что произошло в этих лагерях в Германии и Австрии, визит таких лидеров как Мехмет Акиф и Абдурешид Ибрагим, публикация газет в лагере и строительство мечети. Важнейшим из них является процесс создания Азиатского батальона.

 

После первой войны с русской армией и приключений в неволе, которые они испытали в лагерях. Новой надеждой для солдат, которые с большим энтузиазмом  относятся к созданию Азиатского батальона, становится их поездка в Стамбул, Анатолию, Кераблус и Багдад.

 

Солдаты Азиатского батальона, которые в течение почти двух лет переходили с фронта на фронт, принимая участие в боевых действиях на стороне османской армии и составляли батальон северных тюрок из российских мусульман.

 

В книге Военного азиатского батальона Джихади Экбер, над которой Мехмет Пойраз тщательно работал в течение двух лет, не скрывается джихадитская сторона Азиатского батальона, которая является выражением строгой приверженности джихадистскому сознанию ислама. Наряду с этим он представляет это в свете надежды сегодняшнего и будущего.

 

В книге упоминается  имена таких известных личностей того периода  Энвер-паши, Талата-паши, Юсуфа Акчуры, Хамдуллы Суфи Танриёвера, Чекипа Арслана, Ахмета Агаоглу и Алимджана Идриса. Которые участвовали в боевых действиях на Иракском фронте, также участие на этих фронтах мусульман российской империи.  Надеемся что вы прочитаете эту книгу с удовольствием.







1 Mayıs 2020 Cuma

Ahmet Bey Ağaoğlu Azerbaycan'ı uyandırmıştı!

Ahmet Bey Ağaoğlu'nun hayatında Mayıs ayının ayrı bir yeri var. Bu ayda Malta'ya sürgüne gönderildi, sürgünden döndü ve 19 Mayıs 1939 günü hakkın rahmetine kavuştu. Günümüz Azerbaycan devletinin de oluşmasına katkı sunan Ağaoğlu Avrupa'ya ilk tahsile giden Azerbaycanlıdır ve Rusya Müslümanları kongrelerinin de ilk fikir sahiplerindendir. Özellikle Cemaleddin Efgani, Abdürreşid İbrahim ve İsmail Gaspıralı, Ağaoğlu'nun fikir dünyasını şekillendirmiştir...


Azerbaycanlıların uyandırılması gerektiğini daha ortaokul öğrencisiyken farkına varan Ahmet Bey Ağaoğlu bu uğurda vereceği mücadelenin fitilini 1900’lerin başında Bakü’de “Neşr-i Maarif Umur-ı Hayriye Cemiyeti İslamiye” derneğini kurarak ateşler.

Derneğin başkanı Zeynelabidin Tagiyev’dir. Zengin bir işadamı olan Tagiyev, Ağaoğlu ve arkadaşlarının yaptıkları uyanış hareketinin her safhasında yer alıyor, önemli maddi desteklerde bulunuyordu. Rusya’daki Müslümanların yararlanabileceği Kur’an-ı Kerim tercümeleri o dönem bulunmadığından, Keşfü’l Hakayık adıyla Türkçe tefsir yazdıran Tagiyev, İstanbul’a müderris yollamış, yardım talebinde bulunmuştur.

Ahmet Bey Ağaoğlu, Ali Bey Hüseyinzade, Ali Merdan Topçubaşı ve İsmail Gaspıralı’nın çalışmalarıyla, dil olarak Türkçeye, siyasi olarak Rusya’ya ve inanç olarak da İran’a bağlı olan Azerbaycanlılar gerçek kimliklerine sahip olmaya başlamışlardır.

Özellikle Ağaoğlu ve Hüseyinzade Osmanlılarla kültür birliğini açık bir şekilde savunmuş, Azerbaycanlıların gerçekten kim olduklarını bulmalarında önemli çalışmalar yapmışlardır. İkili hakkında Rus tarafı da boş durmamış, mealen: “Bunları İttihatçılar Turan İmparatorluğu için kullanıyorlar” demişlerdir.

Zaten Ruslar kimliğini arayan ve bunu isteyen Müslüman vatandaşlarına ya “Pantürkist” demiştir, ya da “Panislamist!”


MEHMET POYRAZ

SEBİLÜRREŞAD DERGİSİ MAYIS 2020 SAYI: 1052


Yazının tamamını okumak için...



Sultan Galiyev gerçeği

Zeki Velidi Togan’ın ifadesiyle, “Millî komünizm akımının başlatıcısı, Asya’daki Müslüman Türkleri federal bir sosyalist devlet içinde birleştirme çalışmalarıyla tanınan Kazanlı Türk düşünce ve siyaset adamı” Mir Said Sultan Galiyev’e, bu tanıma gelinceye kadar hangi hüviyetler yakıştırılmadı ki: 
Milli komünist, komünist, Turancı, Türkçü, milliyetçi… Kimi milliyetçiler Bolşevik işbirliğinden dolayı kabul etmediler Galiyev’i, kimi solcular da Stalin’e ve Sovyet Rusya’ya sözde ihanetinden dolayı. Peki, Galiyev’in mücadelesi ve ideali ne olacak? Bu kimlik erozyonundan sağ çıkabilecek mi? Avrasya alternatifi uğruna Lenin ve Stalin’le işbirliğinden “milliyetçi miydi, İslamcı mı” tartışmalarına, 80 küsur yıl önce Doğucu düşüncelerle harmanlayacağı Sosyalizm’i başta Müslüman ülkeler olmak üzere sömürgeleştirilen mazlumların coğrafyasına ihraç etme hayalinden idamına… 
İşte özetle, Sultan Galiyev’in hayatı:
13 Temmuz 1882’de, günümüzde Rusya Federasyonu içerisinde yer alan Özerk Başkurdistan’ın Ufa şehrine bağlı Kırımsakalı kasabasının Elimbetova köyünde öğretmen bir babanın oğlu olarak gözlerini açtı dünyaya. İdil-Ural sahasında yer alan bu topraklarda, dönemin öğretmenleri aynı zamanda köyün sağlık ve hukuk danışmanı, kimi zaman da cami imamıydı; üstelik devlet tarafından ödenen bir maaşları da yoktu. Köylülerin, mahalle sakinlerinin topladığı paralarla geçimlerini sağlıyorlardı. Hâsılı fakir bir aileye doğdu Sultan Galiyev. Dinî bilgilerden Rusçaya, birçok farklı konuda ilk eğitimini babasından aldı.

MEHMET POYRAZ
DERİN TARİH DERGİSİ MAYIS 2020 SAYI: 98

2 Mart 2020 Pazartesi

Esir kamplarında Cihada teşvik

1.Dünya Savaşı patlak verdiğinde yüz binlerce Rusya Müslümanı gönülsüz de olsa Çarlık Rusya ordusunda yer almış, daha doğrusu buna zorlanmıştı. Tebaası oldukları ülkenin Osmanlı’ya karşı savaştığını biliyorlardı. Çar rejiminin Osmanlı cephelerinde savaşmayacaklarını belirtmesi onları yatıştırabilmişti.
Almanlarla savaşın başlaması yüzbinlerce Rus askerinin esir düşmesine yol açar. Büyük kısmı Rusya Müslümanlarıdır ve çoğu kendiliğinden teslim olmuştur. Şunu da ekleyelim: Almanlara esir düşer düşmez yetkililere, Osmanlı tarafında savaşmak istediğini söyleyen binlerce Müslüman olmuştur. Bu haberi İstanbul’a bildiren Berlin memnundur. Vaziyeti öğrenen Enver Paşa da Almanya’nın memnuniyetine ortak olur.1 Sonuçta orduya takviye bir kuvvet gelecektir.
Almanların yıllardır süren projeleri gereği Müslümanlarla iyi ilişkiler kurulması gerekiyordu. Rus, İngiliz ve Fransız ordularından esir düşen Müslüman askerlere dahi iyi muamele edilecek, evlerindeymişler gibi ilgi gösterilecekti. 30 Ağustos 1914’te İstanbul elçisi Wan genheim tarafından Alman Dışişlerine çekilen telgrafta esir düşen Müslümanlar hususunda tavsiyeler bildirilir. Kendisine ilham veren kişi ise Osmanlı Meclis-i Mebusan üyesi, İttihat ve Terakki çevresinden Şekip Arslan’dır. Wangenheim ile yaptığı görüşmede esir Müslümanların İstanbul’a, halifenin yanına gönderilmesinin İslam dünyasında coşkuyla karşılanacağını söyleyen Arslan, bunun şimdiye kadar yapılan propagandalardan daha olumlu sonuç vereceğini belirtmiştir.2 14 Kasım 1914 günü İstanbul’da Cihad-ı Ekber ilan edilince Şekip Arslan’ın arzusu da, Almanların isteği de gerçekleşir. Payitahtta bayram havası vardır. Zira Alman esir kamplarında tutulan farklı ülkelerin tebaasından Müslümanlar getirilmiş, dünyaya Müslümanların birlik olduğu mesajı verilmiştir.

MEHMET POYRAZ
DERİN TARİH DERGİSİ MART 2020 SAYI: 96

15 Kasım 2019 Cuma

Cihad-ı Ekber ve Asya Taburu

14 Kasım 1914 günü Cihad-ı Ekber'in ilan edilmesinin ardından ümmet bilinciyle yaklaşık iki yıl Irak Cephesi'nde savaşan ve Abdürreşid İbrahim'in katkısıyla Rusya Müslümanları'ndan oluşan Asya Taburu'nu anlatmaya gayret ettiğimniz bu çalışmada, kahraman askerlerimizin o dönem yaşadıklarına kısaca değindik. Süreli bir yayında Asya Taburu hakkında en kapsamlı çalışmayı yaptığımıza inanırken temennimiz onların unutulmamasıdır.


Birinci Dünya Savaşı’nda Çarlık Rusya ordusunda askere alınmalarının ardından esir kamplarına düşenlerle gönüllü olarak teslim olanların ve buradan da Cihad – ı Ekber’in ilan edilmesiyle Osmanlı ordusunda yer alarak iki yıla yakın bir süre, 1916 – 1918, Irak Cephesi’nde kahramanca savaşan Asya Taburu’nu oluşturan Rusya Müslümanlarını anlatmaya çalışacağız.

Bildiğiniz gibi, Birinci Paylaşım Savaşı başladığında Almanya, Osmanlı ve Avusturya – Macaristan devletleri müttefikti. Öte yandan Almanların yıllardır süren İslâm projeleri gereği Müslümanlara her zaman iyi davranmaları gerekiyordu. Hatta Rus, İngiliz ve Fransız ordularından esir düşen Müslüman askerlere bile çok iyi davranılacak, evlerindeymişler gibi ilgi de gösterilecektir. 


MEHMET POYRAZ

SEBİLÜRREŞAD DERGİSİ KASIM 2019 SAYI: 1046


Yazının tamamını okumak için...