14 Şubat 2019 Perşembe

Müslüman Kongresi’nde kadınların talebi

Bundan bir asır önce Rusya’nın Müslüman kadınları, ailenin temel direğini oluşturan kadınların hakları konusunda taleplerde bulunmuştu.


1917’nin başlarında Rusya’da Şubat Devrimi gerçekleştiğinde ülkeyi uzun yıllar yöneten Çar rejimi askıya alınarak Geçici Hükümet kurulmuştu. Prens Lvov liderliğinde kurulan Geçici Hükümet’te Adalet Bakanlığı görevine, Devrimci Sosyalist Partisi (S.R.)’nin lideri Aleksandr Kerenski getirilir. Aynı yılın yaz aylarında, bu hükümetin Başbakanlığına getirilen Kerenski’nin adı Geçici Hükümet ile özdeşleşerek, Geçici Hükümet adı Kerenski Hükümeti olarak ta tarihteki yerini alır. Ülkede kontrolü ele Bolşeviklerin baş düşmanı da Kerenski Hükümeti’dir. Dönem itibariyle yalnız Rusya değil, birçok ülkede milli ve yerli çıkışlar da “sosyalist” kelimesi kullanılır. Rusya’daki esir milletlerden olan Müslümanlar da, oluşan otorite boşluğundan faydalanarak çıkış yolu arayışına girer. Elbette bu arayış sosyalist kimlikle gerçekleşir. Rusya’nın Müslüman fikir kadınları 1917’nin ilkbaharında Kazan’da toplanarak kadın hakları konusunda kongre gerçekleştirirler. İlerleyen süreçte Müslüman sosyalist hareketin içerisinde aktif olarak yer alacak bu kadınlar, Kazan’daki toplantıdan sonra 1 ve 11 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen Beşinci Rusya Müslümanları Kongresi’ne de katılarak İslam tarihine not düşerler. Bu kongreyi, konuyla alakalı çalışanların bir kısmı Birinci Kongre diye tanımlamaktadır. Halbuki kongre Beşinci Kongredir. Zira öncesi de vardır birkaç yıla yayılan. Daha çok milliyetçi çalışmalarda Birinci Kongre denildiğini de vurgulamak gerekiyor. Konumuzdan çıkmamak adına devam ediyoruz. Moskova’da gerçekleşen söz konusu kongre, Musa Carullah Bigiyev’in Kuran okumasıyla başlar. Hayırlara vesile olması adına dualar edilir. Ayaz İshaki’den Zeki Velidi Togan’a, Sadri Maksudi’ye kadar birçok isim görüş beyan eder. Kongre güzel başlamıştır. Günlerce, saatlerce Müslümanların yeni dönemde nasıl bir yol izlemesi gerektiği hususunda görüşler dile getirilir. Ümmet bilinciyle başlayan kongre, milliyetçi fikirlerin ortaya çıkmasıyla ve bunun da benimsenmesiyle bölge Müslümanlarının son defa bir araya gelmesine sahne olur. Az önce zikrettiğimiz Müslüman kadınlar, günümüzde hâlâ tartışılan konuları bundan 102 yıl önce gündeme getirmesi hayli ilginç. Aile kurumunun temel direği olan kadınların hakları hususunda Rusyalı Müslüman kadınlar bakın ne demiş;*

İlhamiye Hanım:
…Kararlarımızın bazıları küçük ve önemsiz gibi görünüyorlarsa da bunlar bizim yüz yıllardan beri sürüp gelen ve yaşayışımızı zehirleyen kötü zihniyet ve alışkanlığa çare arayan kararlardır. Bunlar, bizim durumumuza zarar değil, belki iyilik getirecek ıslahatı kapsamaktadır. Biz, kadınların siyasi haklarının ve vatandaşlıkla eşitliğe sahip olmalarının tanınması taraftarıyız. Aile hayatının köklerini zehirleyen unsurların yok edilmesini ve bu harekete hemen geçilmesini istiyoruz. Analarımızın, kardeş ve ablalarımızın şimdiye kadar çektikleri azabların bitirilmesini talep ediyoruz.

Fatma Hanım:
Efendiler! Müslüman kadını denilince gözlerimizin önüne en gönülsüz ve en iç karartıcı görüntüler diziliyor. Hakları gasp edilmiş, hürriyetleri alınmış, ezilmiş, çiğnenmiş, cariye edinilmiş, ama bu hallerini düşünemeyen yahut düşünmelerine izin verilmeyen utangaç ve aciz Müslüman kadının hali göz önünde safha safha açılıyor. Hayat yolunda eşine yardım etmesi, elele vermesi, mücadele dünyasında dalgalara karşı onunla birlikte hareket etmesi gerekli olan Müslüman kadınları sosyal alanda gereksiz ve fazla bir uzuv hesap ediliyorlar. Onların hayatta hiçbir hizmetleri gereksinmiyor. Hiçbir siyasi ve vatandaşlık hakkı tanınmıyor.

Emine Muhiddinova:
Olgun dünya kurmalıyız, mukaddes hürriyet günlerinde erkeklerimizle işbirliği yapmalıyız. Kadın meselesi müzakereye konulunca, şimdiye kadar yalnız şeriat açısından tartışıldı. Fakat şeriatı çeşit şekilde anlamak var. Bu mecliste kurcalanan çok kadınla evlenme konusunda şeriatın hükmünü ayrı şekiller de yorumlayıcılar var. Bunlar birleşemediler. Bu soruna tarih açısından da bakmak gerek. Çok kadınla evlenme yalnız Müslümanlıkta olmamıştır. Avrupa’nın eski milletlerinin hepsinde cereyan etmiştir. Ancak medeniyetin ilerlemesiyle ortadan kalkmıştır. Bu, eski Arap kavimlerinde de olmuştur. Hatta bunlarda kadınların sayısı bile sınırlanmamıştı. Peygamberimiz İslamiyete başladığı zaman böyle idi. Peygamberimiz, kadına olan saygısından dolayı bu sınırsız işe bir sınır kesti, düzen verdi. Bu o zaman ki Araplara ağır geldi. Araplar, İslamiyete saygılarından ötürü, çok kadın yerine dört kadına razı olmuştur. Çok kadınla evlenme eskiden vardı. Ama şimdi bu mümkün değildir. Şimdi vicdanla iş görmek ve yaşamak mecburiyetindeyiz. Eski adetler zamanla değişiyor ve kalkıyor.

* Rusya’da Birinci Müslüman Kongresi, İhsan Ilgar,1988. s.381-383,393.


Mehmet Poyraz - mehmetpoyraz01@gmail.com

SEBİLÜRREŞAD DERGİSİ OCAK 2019 SAYI:1036

Hiç yorum yok: