22 Haziran 2017 Perşembe

Adana Milletvekili yeğenine sahip çıkmalıdır

Gazeteciydi, öyle kurnaz, açıkgöz ve kurnaz değildi. Hani derler ya; saftirik filan işte o türden. Bu mesleğe adım attığı ilk günden itibaren hiç şansı gülmedi, fazla öyle sahip çıkanı da yoktu. Lüks  hayalleri de olmadı, sadece karnı doysun kimseye muhtaç olmasın yeterdi.
Çok parasız pulsuz kaldı çok…
Yıllarca hasta anasına baktı, sırtında hastanelere taşıdı. Bir yandan geçim derdi, bir yandan anası. Of bile demedi hiçbir zaman, isyan da etmedi haline. En çok anasını kaybettiğinde üzüldü, bırakıp gittiğine uzunca bir süre inanmadı. Anasını anlattı herkese, canıydı o.
Rahmetli gazeteci Mustafa Gümüşdamla ansızın gitmeden önce, bu anlattığım gariban gazetecinin halini konuşmuştuk. Gümüşdamla ona sahip çıkmalıyız demişti, en çokta kendisi ilgileniyordu garibanla. Sonra o da gitti.
Bizim bu gariban gazeteci, daha geçen yıl fabrikalarda iş bulmam için beni aramıştı; “manyak mısın lan mesleğe devam et” demiştim. Ama yine de ona uygun iş baktım, gariban gazeteciden habersiz, bulamadım.
En son haftalık bir gazetede çalışıyordu. Sordum halini;
“Allaha çok şükür, karnımız doyuyor. Evleneceğim de anlarsın işte” dedi gerisini getiremedi. Bende üstelemedim, anlamıştım zaten. Mesele metelik idi.
Siyasetle pek ilgisi yoktu gariban gazeteci kardeşimizin, öyle sağ-sol meselesi desen hayatta işi olmazdı.
Genel seçimlerde, Saadet Partisi Adana İl Başkanlığı basın danışmanlığı görevi verdi. Azda olsa rahatlamıştı biraz.
Geçtiğimiz aylarda beni de çok sık arardı ricada bulunurdu. Hiçbir zaman onun ricasını yerine getirmedim, umursamadım bile.
Bir milletvekili adayını çok sık eleştiriyordum. Köşe yazılarımda ve sosyal medyada çokça eleştirdiğim milletvekili adayı için, benden fazla üstüne gitmemem yönünde ricada bulunmuştu.
Seçimler bitti ortada kaldı hem de meteliksiz.
Bu kardeşimiz onca derdin arasında nasıl olduysa gönlünü kaptırdı birine, sevdalandı deliler gibi. Nişan yapacak, yüzük parası yok… Sendikacı bir büyüğü yüzük parasını verdi.
İşsiz ve parasızdı, çaresizdi gariban gazeteci kardeşimiz. Mesleği bırakmaya karar verdi, gitti İş-Kur’a kaydını yaptırdı. Yine sendikacı bir arkadaşın yönlendirmesiyle belediyede iş buldu. Buna çok sevindi, parası olacaktı artık. Nişanlısı vardı, evlenebilirdi artık. Düğün parası olmadığından evlenemedi. Ama sevdalısı onu bekliyor her an, düğün yapabilme hayaliyle.
Bu kardeşimizin belediyede bulduğu işe gelince;
Öyle masa başı falan değil, bankamatikçi hiç değil. Belediyenin temizlik işlerinde aslanlar gibi çalışıyor. Park süpürüyor, el arabasıyla çöpleri taşıyor.
Gariban gazetecimizin kim olduğuna gelince…
Adı;
Hüseyin Yetiş
Benim sıkça eleştirdiğim CHP Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen’in öz be öz yeğenidir.
Hüseyin kusura bakma, bu yazıdan senin haberi yok. Beni bilirsin; şimdiye kadar kimseye demedim;
“Seni yazarım…”
“Seni yazacağım…”
Sana da demedim Hüseyin…
Elif Doğan Türkmen’e gelince;
Şartlar ve koşullar ne olursa olsun Hüseyin sizin kanınızdır.
Anne yarısı teyzesi sahip çıkmalıdır.

MEHMET POYRAZ
mehmetpoyraz01@gmail.com
@mehmetppoyraz
21.11.2015

Hiç yorum yok: